8 Temmuz 2019 Pazartesi

Kur Farklarında KDV Sorununa Bir de Bu Açıdan Bakalım


“Vergiyi doğuran olay için KDV beyan edildikten sonra alıcıdan tahsil edilen farklar KDV Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca KDV’ye tabi idi, aynı uygulama devam edecek.” diyen emekli GİB şube müdürü Kemal Oktar’ın Vergi Dünyası dergisinde yayımlanan makalesini inceleyip öne çıkardığı konuları gözden geçirdim.



Kemal Oktar konuyu incelemeye Kanun’un 24. Maddesi ile başlamış ve şöyle demiş:

KDV Kanununun 24. maddesi de “şaşı bak şaşır” niteliğinde bir maddedir. Maddeyi okuyalım bakalım ne diyor:
“Aşağıda yazılı unsurlar KDV matrahına dahildir:
a) Teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri,
b) Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar,
c) Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.”
Madde çok açık gibi değil mi? Maddenin (a), (b) ve (c) bendinde yazılı unsurlar KDV’nin matrahına dahil olacakmış.

Görüldüğü gibi satılan mal veya yapılan hizmetin bedeli dışında, KDV Kanununun 24. maddesinde sayılan unsurların ortaya çıkması halinde, bu unsurlar mal veya hizmet bedeli dışında addedilmeyecek, teslim veya hizmetin matrahına dahil edilmek suretiyle teslim veya hizmetin tabi olduğu oranda vergilendirilecektir.

Kanunun 24. maddesinde “kur farkı” sayılmıyor. O halde kur farkı KDV’nin matrahına dahil olmayacak mı? Soruya “şaşı” bakarsak şöyle bir soru ortaya çıkıyor. Teslim tarihinde ortaya çıkan kur farkı KDV’nin matrahına dahil değil mi? Böyle bir şey mümkün mü? Yani teslim tarihinde bedeli 100 $ olan mal için kur farkı diye bir şey olur mu? Olmaz. Ya ne olur? Bedeli 100 $ olan mal için KDV matrahı nasıl hesaplanır sorusu gündeme gelir. Cevabı Kanunun 26. maddesinde: Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir.

Bitti mi? Evet bitti. Satılan mal veya yapılan hizmet için düzenlenecek faturada KDV hesaplaması yukarıda açıklandığı şekilde yapılacaktır.

Ama KDV Kanununun 21. maddesinde, ithalatta verginin matrahına mal bedeli üzerinden hesaplanan kur farkının da dahil olacağı özellikle belirtiliyor. Evet belirtilmek zorunda. Çünkü ithalatta KDV matrahı, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan “kıymet”i üzerinden hesaplanıyor. Kıymet tanımı Gümrük Kanununda ayrıntılı olarak yapılıyor, Genel anlamda gümrük kıymetinin tespitinde, eşyanın yurt dışındaki ihracatçısı tarafından düzenlenmiş olan faturada gösterilen satış bedeli esas alınmakta olup, Gümrük Kanununun 23-31. maddelerinde yer alan düzenlemeler kapsamında kıymet belirlemesi yapılmaktadır. Bu durumda ithalat faturasında yabancı para cinsinden gösterilen tutarın, faturanın düzenlendiği tarihteki TL karşılığı ile ithalatta KDV’nin doğduğu (gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı veya gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde gümrük beyannamesinin tescil edildiği) tarihteki TL karşılığı aynı olmayacaktır. Bu nedenle KDV Kanununun 21. maddesine, ithalatta kur farkının matraha dahil edileceği özellikle belirtilmiştir.

KDV Kanununun 20. maddesi teslim ve hizmet işlemlerinde KDV matrahının; bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği hükmündedir.

KDV Kanununun 20. maddesi, verginin konusunu oluşturan teslim veya hizmet işlemi için beyan edilecek KDV’nin matrahı olan bedel deyimini tanımlarken, daha önce hesaplanan vergi matrahında fark oluşması halinde yapılacak işlemi de düzenlemektedir.

Böyle ucu açık bir matrah tarifinin, vergilemede belirlilik ilkesi ile çeliştiği itirazlarını duyar gibiyiz. Bu endişeye gerek yok, çünkü Kanunda bunun da önlemi alınmış. KDV Kanununun 27. maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde verginin matrahının, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı hükme bağlanmış. Görüleceği üzere, teslim veya hizmetin bedeli ödemeye bağlı olarak vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte belli olmasa dahi, verginin matrahı belirlenebilmekte ve gelecekteki ödemeler üzerinden de KDV hesaplanabilmektedir.

Görüldüğü gibi, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten sonra, bu teslim veya hizmetle ilgili olarak yapılan ödemeler, Kanunun 20. maddesinde yapılan bedel tanımı gereğince KDV’ye tabi tutulmaktadır.

Kur farkının KDV’ye tabi tutulmasına ilişkin soruna kökten çözüm getirilmesi amacıyla, 7161 sayılı Kanunun 18. maddesi ile KDV Kanununun 24. Maddesinin (c) bendinde sayılan unsurlara “kur farkı” ibaresi eklenmiştir.

Kemal Oktar’a göre şimdi durum şöyle olmuştur. Yapılan teslim veya hizmet işlemi için KDV hesaplanmasında, kur farkı olarak gösterilen tutar da KDV matrahına dahil edilecektir. Yani bedeli döviz olarak belirlenen bir mal satılacak, bu satışla ilgili düzenlenecek faturada döviz cinsinden belirlenen bedelin (Kanunun 26. maddesi uyarınca) teslim tarihindeki Merkez Bankası alış kuru üzerinden satış bedeli hesaplanacak, ayrıca satış bedelinin dışında “kur farkı” adı altında bir tutar alınırsa bu da yazılacak, bu tutar satış bedeli ile toplanarak KDV matrahı hesaplanacak. Biz şimdiye kadar böyle bir örnekle karşılaşmadık ama, ola ki satış anında kur farkı uygulanırsa, 7161 sayılı Kanunla yapılan düzenleme gereği KDV matrahına, satış sırasında hesaplanan “kur farkı” da dahil edilecek.

7161 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin gerekçesi: “Madde ile ithalatta olduğu gibi yurt içinde yabancı paraya dayalı olarak yapılan teslim ve hizmetlerde bedelin tamamen veya kısmen sonradan tahsil edildiği durumlarda, kur farklarının da matraha dahil olduğu madde metnine yazılmak suretiyle uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmakta” şeklindedir.

Gerekçedeki “teslim ve hizmetlerde bedelin tamamen veya kısmen sonradan tahsil edildiği durumlarda, kur farklarının da matraha dahil olduğu madde metnine yazılmak suretiyle uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır” ifadesine de katılmadığını belirtiyor Kemal Oktar. Öncelikle bedelin sonradan tahsil edildiği durumlarda ortaya çıkan kur farkının KDV matrahına dahil olacağı özellikle belirtilmek isteniyorsa, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte hesaplanacak KDV matrahına dahil edilecek unsurlara ilişkin Kanunun 24. Maddesine değil, alıcıdan her ne suretle olursa olsun alınan tutarların bedeli oluşturduğuna ilişkin Kanunun 20. Maddesine ekleme yapılması uygun olacağını düşünen Kemal üstad, gerekçedeki tek katıldığı hususun, kanun değişikliğinin amacının uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi ifadesi olduğunu açıklamış.

Özetle, teslim ve hizmet bedellerinin sonradan ödenmesi halinde ortaya çıkan kur farklarının, geçmişte de bundan sonra da KDV’ye tabi olması gerektiği görüşünde olan Kemal Oktar, tek farkın bu uygulamanın dayandığı Kanunun 24. maddesi değil, 20. Maddesi olduğunu belirtiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder