“Vergiyi doğuran olay için KDV beyan
edildikten sonra alıcıdan tahsil edilen farklar KDV Kanunu’nun 20. maddesi
uyarınca KDV’ye tabi idi, aynı uygulama devam edecek.” diyen emekli GİB şube
müdürü Kemal Oktar’ın Vergi Dünyası dergisinde yayımlanan makalesini inceleyip
öne çıkardığı konuları gözden geçirdim.
Kemal Oktar konuyu incelemeye Kanun’un 24.
Maddesi ile başlamış ve şöyle demiş:
KDV Kanununun 24. maddesi de “şaşı bak şaşır”
niteliğinde bir maddedir. Maddeyi okuyalım bakalım ne diyor:
“Aşağıda yazılı unsurlar KDV matrahına
dahildir:
a) Teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı
tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri,
b) Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve
benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi
unsurlar,
c) Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi
çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat,
hizmet ve değerler.”
Madde çok açık gibi değil mi? Maddenin (a),
(b) ve (c) bendinde yazılı unsurlar KDV’nin matrahına dahil olacakmış.
Görüldüğü gibi satılan mal veya yapılan
hizmetin bedeli dışında, KDV Kanununun 24. maddesinde sayılan unsurların ortaya
çıkması halinde, bu unsurlar mal veya hizmet bedeli dışında addedilmeyecek,
teslim veya hizmetin matrahına dahil edilmek suretiyle teslim veya hizmetin
tabi olduğu oranda vergilendirilecektir.
Kanunun 24. maddesinde “kur farkı”
sayılmıyor. O halde kur farkı KDV’nin matrahına dahil olmayacak mı? Soruya
“şaşı” bakarsak şöyle bir soru ortaya çıkıyor. Teslim tarihinde ortaya çıkan
kur farkı KDV’nin matrahına dahil değil mi? Böyle bir şey mümkün mü? Yani
teslim tarihinde bedeli 100 $ olan mal için kur farkı diye bir şey olur mu?
Olmaz. Ya ne olur? Bedeli 100 $ olan mal için KDV matrahı nasıl hesaplanır
sorusu gündeme gelir. Cevabı Kanunun 26. maddesinde: Bedelin döviz ile
hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari
kur üzerinden Türk parasına çevrilir.
Bitti mi? Evet bitti. Satılan mal veya
yapılan hizmet için düzenlenecek faturada KDV hesaplaması yukarıda açıklandığı
şekilde yapılacaktır.
Ama KDV Kanununun 21. maddesinde, ithalatta
verginin matrahına mal bedeli üzerinden hesaplanan kur farkının da dahil
olacağı özellikle belirtiliyor. Evet belirtilmek zorunda. Çünkü ithalatta KDV
matrahı, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan “kıymet”i
üzerinden hesaplanıyor. Kıymet tanımı Gümrük Kanununda ayrıntılı olarak
yapılıyor, Genel anlamda gümrük kıymetinin tespitinde, eşyanın yurt dışındaki
ihracatçısı tarafından düzenlenmiş olan faturada gösterilen satış bedeli esas
alınmakta olup, Gümrük Kanununun 23-31. maddelerinde yer alan düzenlemeler
kapsamında kıymet belirlemesi yapılmaktadır. Bu durumda ithalat faturasında
yabancı para cinsinden gösterilen tutarın, faturanın düzenlendiği tarihteki TL
karşılığı ile ithalatta KDV’nin doğduğu (gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin
başladığı veya gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde gümrük beyannamesinin
tescil edildiği) tarihteki TL karşılığı aynı olmayacaktır. Bu nedenle KDV
Kanununun 21. maddesine, ithalatta kur farkının matraha dahil edileceği
özellikle belirtilmiştir.
KDV Kanununun 20. maddesi teslim ve hizmet
işlemlerinde KDV matrahının; bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel
olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut
bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa
olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan
ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade
ettiği hükmündedir.
KDV Kanununun 20. maddesi, verginin konusunu
oluşturan teslim veya hizmet işlemi için beyan edilecek KDV’nin matrahı olan
bedel deyimini tanımlarken, daha önce hesaplanan vergi matrahında fark oluşması
halinde yapılacak işlemi de düzenlemektedir.
Böyle ucu açık bir matrah tarifinin,
vergilemede belirlilik ilkesi ile çeliştiği itirazlarını duyar gibiyiz. Bu
endişeye gerek yok, çünkü Kanunda bunun da önlemi alınmış. KDV Kanununun 27.
maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal,
menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde verginin matrahının,
işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı hükme bağlanmış.
Görüleceği üzere, teslim veya hizmetin bedeli ödemeye bağlı olarak vergiyi
doğuran olayın meydana geldiği tarihte belli olmasa dahi, verginin matrahı
belirlenebilmekte ve gelecekteki ödemeler üzerinden de KDV
hesaplanabilmektedir.
Görüldüğü gibi, vergiyi doğuran olayın
meydana geldiği tarihten sonra, bu teslim veya hizmetle ilgili olarak yapılan
ödemeler, Kanunun 20. maddesinde yapılan bedel tanımı gereğince KDV’ye tabi
tutulmaktadır.
Kur farkının KDV’ye tabi tutulmasına ilişkin
soruna kökten çözüm getirilmesi amacıyla, 7161 sayılı Kanunun 18. maddesi ile
KDV Kanununun 24. Maddesinin (c) bendinde sayılan unsurlara “kur farkı” ibaresi
eklenmiştir.
Kemal Oktar’a göre şimdi durum şöyle
olmuştur. Yapılan teslim veya hizmet işlemi için KDV hesaplanmasında, kur farkı
olarak gösterilen tutar da KDV matrahına dahil edilecektir. Yani bedeli döviz
olarak belirlenen bir mal satılacak, bu satışla ilgili düzenlenecek faturada döviz
cinsinden belirlenen bedelin (Kanunun 26. maddesi uyarınca) teslim tarihindeki
Merkez Bankası alış kuru üzerinden satış bedeli hesaplanacak, ayrıca satış
bedelinin dışında “kur farkı” adı altında bir tutar alınırsa bu da yazılacak,
bu tutar satış bedeli ile toplanarak KDV matrahı hesaplanacak. Biz şimdiye
kadar böyle bir örnekle karşılaşmadık ama, ola ki satış anında kur farkı
uygulanırsa, 7161 sayılı Kanunla yapılan düzenleme gereği KDV matrahına, satış
sırasında hesaplanan “kur farkı” da dahil edilecek.
7161 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin
gerekçesi: “Madde ile ithalatta olduğu gibi yurt içinde yabancı paraya dayalı
olarak yapılan teslim ve hizmetlerde bedelin tamamen veya kısmen sonradan
tahsil edildiği durumlarda, kur farklarının da matraha dahil olduğu madde
metnine yazılmak suretiyle uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmakta”
şeklindedir.
Gerekçedeki “teslim ve hizmetlerde bedelin
tamamen veya kısmen sonradan tahsil edildiği durumlarda, kur farklarının da
matraha dahil olduğu madde metnine yazılmak suretiyle uygulamadaki
tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır” ifadesine de katılmadığını
belirtiyor Kemal Oktar. Öncelikle bedelin sonradan tahsil edildiği durumlarda
ortaya çıkan kur farkının KDV matrahına dahil olacağı özellikle belirtilmek
isteniyorsa, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte hesaplanacak KDV
matrahına dahil edilecek unsurlara ilişkin Kanunun 24. Maddesine değil,
alıcıdan her ne suretle olursa olsun alınan tutarların bedeli oluşturduğuna
ilişkin Kanunun 20. Maddesine ekleme yapılması uygun olacağını düşünen Kemal
üstad, gerekçedeki tek katıldığı hususun, kanun değişikliğinin amacının uygulamadaki
tereddütlerin giderilmesi ifadesi olduğunu açıklamış.
Özetle, teslim ve hizmet bedellerinin
sonradan ödenmesi halinde ortaya çıkan kur farklarının, geçmişte de bundan
sonra da KDV’ye tabi olması gerektiği görüşünde olan Kemal Oktar, tek farkın bu
uygulamanın dayandığı Kanunun 24. maddesi değil, 20. Maddesi olduğunu
belirtiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder