ABD merkezli Apple Incorporated (Inc.) operasyonlarını genişleterek başlangıçta Apple Uluslararası Operasyonları (AOI)
adı altında 1980 yılında İrlanda’da bir bağlı ortaklık kurmuştur. Daha sonra bu
bağlı ortaklık dörde bölünerek İrlanda’da Apple
Uluslararası Satışlar (ASI), Apple
Avrupa Operasyonları, Apple Singapur
ve Apple Asya isimlerinde yan
kuruluşlara dönüştürülmüştür. Apple Uluslararası Satışlar (ASI) Belçika,
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya, İsviçre ve Birleşik Krallık
topraklarında yer almak üzere sekiz perakende zincirini yönetir hale gelmiştir.
Çin’de üretilen Iphone’lar bahsedilen ülkelere, kurulan bu yan ortaklıklar
aracılığıyla satılmaya başlanmıştır.
Apple’ın teşkilat yapısı aşağıdaki şemada
gösterilmektedir.
Apple ABD’de bulunan bilgisayar üretim tesislerini %12,5 gibi düşük bir vergi oranından kaynaklanan avantaj nedeniyle İrlanda’ya taşıdığında ABD’nin uyguladığı vergi oranı %35’tir. Apple ilk olarak İrlanda hükümeti ile kurulması düşünülen operasyon merkezinin tıpkı diğer yabancı kuruluşlarda olduğu gibi İrlanda dışındaki satışlarının vergilendirilmeyeceğine dair müzakerelerde bulunmuştur. Diğer bir anlatımla Apple Uluslararası Operasyonları (AOI), ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde yaptığı satışlar nedeniyle İrlanda’da herhangi bir vergi ödemek mecburiyetinde kalmayacaktır. Bununla birlikte düşük vergi oranı ile vergisel açıdan sağlanan tasarruf Apple açısından oldukça önemli bir hale gelmiştir. 1991’de Apple, durumu bir derece daha ileriye götürerek vergi avantajından yararlanmak amacıyla İrlanda hükümetine Apple’ın yönetim ve kontrolünün ABD’deki merkezden gerçekleştirilmesi nedeniyle diğer ülkelerdeki satışlarından elde ettiği gelirlerinin İrlanda’da yabancı kaynak geliri olarak değerlendirilmesi ve vergi dışı bırakılması gerektiğini savunmuştur. İrlanda hükümeti vergi gelirlerinde oluşacak azalmaya rağmen ülkeye Apple yatırımlarını çekebilmek ve böylece sıcak para girişi, istihdam ve refah artışını sağlayabilmek amacıyla bu iddiayı kabul etmiştir. Ancak yıllar sonra bu karar uluslararası vergi hukuku açısından bir probleme dönüşmüştür.
Apple’ın İrlanda dışındaki satış gelirlerinin
yabancı kaynaklı gelir olarak kabul edilerek vergi dışı bırakılması hususu
konunun diğer tarafı olan ABD vergi sistemini de ilgilendirmekteydi. Eğer gelir ABD’de elde edildiyse bu durum ABD
mali idaresini ilgilendiren bir husustu. Apple, Iphone ve diğer bilgisayar
ürünlerinin ABD’de icat edildiğini ve yalnızca burada geliştirildiğini ve
gerçekleştirilen tüm satışlara ilişkin gelirin ABD kaynaklı gelir olarak
değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu noktada ABD tarafından
uygulanan vergi oranının % 35 ve İrlanda tarafından uygulanan vergi oranının
ise % 12,5 olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz. Ancak, Apple yine de bu satışlara
ilişkin olarak ABD’de gelir vergisi ödememekteydi.
İki ayrı ülkede bir işlem meydana geldiğinde
hangi ülkenin vergilendirme yetkisine sahip olduğunu tespit etmek için gelirin
kaynağının belirlenmesi gereklidir. Örneğin; ABD menşeili bir otomobil firması İrlanda’da bir müşterisine
otomobil sattığında, satışa ilişkin olarak satış bedelinin kaynağının
İrlanda’daki müşteri olmasından hareketle vergileme yetkisi İrlanda hükümetine aittir.
Ancak Apple, satışa konu Iphone’ların ABD’de icat edildiğini, satıştan elde
edilen kazancın büyük bir bölümünün de satılan ürüne ilişkin pazarlama ve satış
faaliyetlerinden ziyade ABD’de geliştirme işlemleri devam edilen teknolojisi
ile alakalı olduğunu bu yüzden İrlanda ve diğer ülkelerde sattığı Iphone ve
diğer ürünlerine ilişkin olarak vergilendirme yetkisinin İrlanda hükümetine ait
olmadığını savunmakta ve bu yüzden satılan ürünlerden elde edilen gelirin ABD
kaynaklı gelir olarak değerlendirilmesi gerektiğini iddia etmektedir.
Başlangıçta, Apple İrlanda hükümeti ile Apple
Uluslararası Operasyonları’nın (AOI) vergi dışı bırakılmasıyla ilgili pazarlığı
esnasında AOI’ya paylaştırılan bütün gelirlerin vergi dışı olduğu
değerlendirilmiştir. Apple Uluslararası Satışlar (ASI) çeşitli Avrupa ülkeleri ve
Singapur ile Asya’daki bağlı kuruluşlarını içeren sekiz perakende zincirini
işleten bir oluşum olarak kurulmuştur. Bağlı kuruluşların tüm işlemleri ASI’nın
Apple ürünlerinin tek satıcısı olduğunu ve tüm satış gelirinin İrlanda’daki ASI
şirketine ait olduğunu yansıtacak şekilde yapılandırılmıştır. Buna müteakip ASI
kazancının çok büyük bölümünü AOI ile paylaşarak ona tahsis etmiştir. Bunun neticesinde
ASI İrlanda hükümetine düşük tutarlı bir vergi ödemek ile yükümlü iken AOI
hiçbir vergi ödemeksizin kazancı elde etmiştir. Bu strateji Apple’ın
İrlanda’daki efektif vergi yükünü normal oran olan %12,5’den 2003’te %1’e, 2011’de
% 0.05’e ve 2014’de %0,005’e çekmesini sağlamıştır. Yalnızca 2011 yılında ASI
16 milyar € kazanç sağlayıp yalnızca 10 milyon € vergi ödemiştir. İrlanda
hükümeti 2015 yılında iptal edilene kadar 8 yıl boyunca (2007-2015) bu kazanç
dağıtım planına karşı çıkmamıştır.
Apple bir yandan İrlanda’da elde ettiği
gelirlerinin yukarıda açıklanan nedenlerle ABD kaynaklı gelir olarak değerlendirilerek
İrlanda’da vergilendirilmemesi gerektiğini savunurken diğer yandan bu
gelirlerle ilgili olarak ABD vergi kanunlarındaki bir boşluktan yararlanarak ABD’de
de herhangi bir vergi ödemesine gerek olmadığını ileri sürmekteydi. Apple’ın ABD’de vergi ödeme yükümlülüğü
bulunmadığına dayanak olarak ileri sürdüğü tez; ABD vergi kanunlarına göre ABD
merkezli bir çokuluslu şirketin yabancı bir ülkeden gelir veya kazanç elde
etmesi halinde, yalnızca tahsil edilen temettü tutarının vergiye tabi olarak
değerlendirilmekte olduğuydu. Apple’a göre bu kanun maddesine göre yabancı
yatırımlardan herhangi bir temettü veya kazanç tahsilatı yapılmadıysa ABD’de
vergisel açıdan herhangi bir yükümlülük doğmamaktaydı. Apple, İrlanda’daki bağlı
ortaklıkları ABD’deki merkeze herhangi bir temettü ödemesi yapmadığına göre ABD’de
bir vergi yükümlülüğü bulunmadığını savunmaktaydı. Vergilendirmede genel
kural bir şirketin kanuni veya iş merkezinin bulunduğu ülkede ya da mukim
olduğu ülke dışında faaliyette bulunduğu yani kazancın elde edildiği diğer
ülkelerde vergilendirilmesidir.
Ancak yukarıdaki senaryoya göre Apple ne ABD
hükümetine ne de İrlanda hükümetine herhangi bir vergi ödemesinde
bulunmamaktadır. Bu ikilem uluslararası vergi sistemi, ABD vergi sistemi ve
İrlanda vergi sisteminin birbiri ile çelişkisini ve Apple’ın bu çelişki ve boşlukları
kendi açısından nasıl bir avantaja dönüştürdüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Apple’ın yaptığı işlemlerde herhangi bir vergi suçu ya da vergi kaçırma işleminden
söz edilmesi mümkün değildir. Hatta Apple’ın iki ülkenin ulusal vergi
kanunlarına ilişkin herhangi bir ihlali de söz konusu değildir. Elde edilen karın her iki ülkede de vergi
dışı kalmasının sebebi ulusal vergi yasaları, uluslararası vergi sistemi
arasında oluşan çelişkiler ile Apple’ın İrlanda hükümeti ile yaptığı anlaşma ve
bunun ortaya çıkardığı bir açık kapıdır. Apple da bu açık kapıyı
profesyonelce değerlendirmiştir.
Avrupa Komisyonu’nun Apple’ın Faaliyetlerine İlişkin
Getirdiği Eleştiriler
Avrupa Komisyonu Apple’ın faaliyetlerine
ilişkin temel olarak aşağıda yer alan ithamlarda bulunmuş ve tüm bu tenkitleri
ile birlikte 30 Ağustos 2016’da Apple’a son on yılda İrlanda hükümetinden
sağlanan yasa dışı vergi sübvansiyonları nedeniyle 13 milyar € ceza kesmiştir.
İrlanda hükümeti, İrlanda’da kanun ve
usullere uygun olarak tescil edilmiş olan bir İrlanda şirketi olmasına rağmen
Apple Uluslararası Operasyonları’na (AOI) yabancı şirket statüsü vererek
Apple’ın İrlanda’daki gelirlerinin yabancı kaynaklı gelir olarak değerlendirilmesine
ve İrlanda’da vergi ödeme yükümlülüğünün ortadan kaldırılmasına neden olmuştur.
Bu durum ürün nerede satıldıysa vergilendirme yetkisinin o ülkede olduğuna
ilişkin uluslararası vergi hukukunun temel ilkelerinden birinin ihlal edilmesi anlamına
gelmektedir. Apple’ın İrlanda’da vergi kanunları karşısındaki statüsü yabancı
şirket olmasına rağmen İrlanda’daki faaliyetlerden elde edilen gelirler ABD
kaynaklı gelir olarak değerlendirilmekteydi. ABD’de yalnızca tahsil edilen
temettüler nedeniyle vergi yükümlülüğü doğmaktaydı ve AOI hiçbir zaman temettü
ödemesinde bulunmadığından ABD’de de vergi yükümlülüğü oluşmuyordu.
Sonuç olarak Apple hiçbir ülkede hiçbir vergi
ödemiyordu ve kullanılan bu yöntemin vergi hukuku açısından adil olmadığı
tartışmasız bir gerçekti. Apple’ın Avrupa ülkelerindeki bağlı ortaklıkları arasında
kazanç paylaşımı politikası da pek adil değildi. Satışların tamamına yakınını
gerçekleştiren bağlı ortaklıklara ait kazancın bütünüyle hiçbir satış veya operasyonel
faaliyet içerisinde bulunmayan AOI’ya aktarılması, AOI’yı kağıt üzerinde vergi
cenneti görevi gören bir kurum haline getirmekteydi. Kazançlar Apple
ürünlerinin satıldığı ülkelere atfedilerek orada elde edilmiş sayılmalıydı.
Apple’ın kazanç dağıtım politikası ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde
emsallere uygunluk ilkesine aykırıydı. Ayrıca bu yöntem Apple’ın bağlı
ortaklıkları arasında adil performans ölçümlemesi yapmasına engel olmaktaydı.
Bu stratejinin amacı İrlanda’da vergiden muaf kuruluş gibi muamele gören
AOI’nın kazancını arttırarak diğer ülkelerde yerleşik bağlı ortaklıkların
vergilendirilebilir kurum kazançlarını minimize etmekti. Sonuç olarak Apple’ın efektif vergi oranı o
kadar düştü ki bu durumun İrlanda hükümeti tarafından Apple’a sağlanan gayri
meşru bir vergisel teşvik niteliğinde olduğuna dair değerlendirmeler yapılmaya
başlandı.
Komisyon’un Suçlamalarına Karşı Apple’ın Savunma
Stratejisi
Apple, Avrupa Komisyonu’nun uyguladığı 13
milyar €’luk cezaya ilişkin olarak; ülkesine yatırım sermayesi çekmeye ihtiyaç
duyduğundan İrlanda hükümeti ve Apple’ın, 1991 ve 2007 arasında AOI’nın vergi
karşısındaki statüsünü ve bağlı ortaklıkların kar paylaşım politikaları
hususunda anlaşma içerisinde olduğunu, bir hükümetin yabancı yatırımcıları
özendirici vergi uygulamalarını teşvik etmesinin diğer ülkeler ve yatırımcılar
için sorun teşkil etmemesi gerektiğini, diğer yatırımcılara da farklı teşvikler
verildiğini, Apple’ın yakalamış olduğu bu fırsatın vergi kanunlarına aykırılık
teşkil etmediğini, İrlanda vergi kanunlarına göre ödemesi gereken tüm vergileri
ödediğini, İrlanda vergi kanunlarını ihlal etmediğini savunmuş ve cezanın gayri
meşru vergisel teşvikler gerekçesiyle uygulanan kısmını reddetmiştir.
İrlanda’da yaptığı satışlarla ilgili kazancın
ABD kaynaklı bir kazanç olduğu iddiasını ispat etmek için Apple, kazancın ürünün
satıldığı yerde elde edildiği prensibinin geçmişte kaldığını, günümüzde
geliştirilmesi çok büyük tutarlarda maliyet ve çaba isteyen yeni teknoloji
ürünlerine ilişkin kazancın elde edildiği yeri belirleyen unsurun ürünün nerede
satıldığı değil, teknolojinin nerede icat edildiği ve geliştirildiği olduğunu, ayrıca
ürünlerin satışına ilişkin satış ve pazarlama faaliyetlerinin elde edilen
toplam kazancın çok küçük bir kısmını oluşturduğunu ve özellikle teknoloji temelli
ürünlerde kazancın temel unsurunu araştırma ve geliştirme faaliyetleri
neticesinde ortaya konan teknolojiden kaynaklandığını savunmuştur.
Sonuç olarak Iphone’un İrlanda’da değil de ABD’de icat edilmesi ve geliştirilmesi
nedeniyle Iphone’a ilişkin kazançların vergilendirme hakkının ABD’de olduğu ve
bu yüzden ABD ile ilişkilendirildiği belirtildi. Bu nedenle Apple uygulanan
cezanın uluslararası vergi hukukunun temel prensiplerinin ihlal edildiği kısmını
da reddetmiştir.
Cezaya ilişkin nedenler arasında olan
ABD’deki vergi yükümlülüklerini eksik yerine getirdiğine ilişkin eleştiriye
karşı Apple, AOI’nın yabancı şirket olarak değerlendirildiğini ve yabancı
şirketlerin kazançlarının vergi dışı olduğunu savunmuştur. Bu noktada sorun ABD
vergi sistemi ile İrlanda’daki geleneksel bölgesel vergi sistemi arasında
bulunan tutarsızlıktan kaynaklanmaktaydı. İrlanda hükümeti ile Apple arasında
yapılan anlaşma neticesinde Apple’ın
İrlanda’daki gelirlerinin kaynağının sattığı ürünlerin yüksek teknolojili
ürünler olduğundan bahisle kazanç bunların geliştirildiği ülke olan ABD’de elde
edildiğinden ABD tarafından vergilendirilmesi gerektiği kabul edildi. ABD
vergi sistemine göre ise Apple’ın İrlanda’da elde ettiği kazançlar ülkeye transfer
edilene kadar herhangi bir vergilendirme işlemine tabi tutulmamaktaydı.
Dolayısıyla İrlanda’dan ABD’deki merkeze herhangi bir temettü ödenmedikçe, ABD
vergi kanunlarına göre kazancın vergilendirilmesine imkân bulunmamaktaydı.
İrlanda’daki AOI, merkeze hiçbir temettü ödemesinde bulunmadığından Apple
ABD’de hiçbir vergi ödeme yükümlülüğü altına girmedi ve bu tamamıyla bu iki
ülkenin vergi sistemleri arasındaki boşluk ile Apple’ın İrlanda hükümeti ile
yaptığı anlaşma kullanılarak gerçekleştirilmişti. Bu nedenle Apple, ABD’de
vergi ödemekten kaçındığına yönelik suçlamaları da reddetmiştir.
Avrupa Komisyonu, İrlanda hükümeti ve
Apple’ın diğer mevcut bütün hükümetlerin üzerinde süper güce sahip bir
hükümetmiş gibi hareket ettiğine karar vererek kesilen cezaların 10 yıl geriye
dönük olarak uygulanmasına hükmetmiştir. Apple, Avrupa Komisyonu’na kendileri
ile değil, İrlanda hükümeti ile bir anlaşma imzaladığını iddia etse de ceza
uygulaması değişmemiştir.
Komisyon’un Apple’a uyguladığı bu ceza Avrupa
Adalet Divanında temyiz edilmiş ve halen karar aşamasındadır. Avrupa
Komisyonunun uyguladığı bu ceza, Avrupa’daki birçok özel şirketin faaliyetleri
ile ilgili karışıklık ve belirsizliğe düşmesine ve komisyonun karar verme temellerinin
tartışılır hale gelmesine yol açmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde yabancı ve büyük
yatırımları çekebilmek için özellikle uluslararası şirketlere vergisel
teşviklerin verilmesi yaygın bir uygulama olarak göze çarpmaktadır. Örneğin;
1990’ların başında Çin, ülkesindeki yerel işletmelerin yabancı yatırımcılar ile
iş ortaklığı şeklinde örgütlenerek ülkeye yabancı sermaye girişini hızlandırmak
için iş ortaklıkları için büyük vergi indirimleri sağlamıştır. Komisyon ve
Apple arasındaki tüm anlaşmazlık tek bir sorundan kaynaklanmaktaydı. İrlanda
hükümeti veya herhangi bir diğer devlet Apple’a bu şekilde bir vergisel teşvik
sağlayabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder