17 Mayıs 2020 Pazar

Limitations on Dividend Distribution due to Covid-19

In today's (17/05/2020) Official Gazette, the Communiqué on the implementation of the provisional Article 13 of the Turkish Commercial Code limiting the distribution of dividends has been published. 

According to the Communiqué,

-        Advance profit distribution authorization should not be given until 30.09.2020 in capital companies. For previous authorizations, payments should be made after this date.

-        If it was decided to distribute dividends before 17.04.2020, and if the dividends have not been paid or partial payments have not been made payments exceeding 25% of 2019 net profit should be made after 30.09.2020. Interest should not be accrued for these deferred payments.

For the following exceptions related with the distribution of dividends, it is mandatory to obtain an appropriate opinion from the Ministry.

"Exceptions for Dividend Distribution" are as follows:

-        Dividend distribution of 120k TL or less, excluding those who benefited from short-time working allowance and unpaid leave due to the new coronavirus (Covid-19) and those who used Treasury-backed loan bail and have unpaid credit debt balance,

-        Using more than 50% of the dividend decided to be distributed in cash and one-off payment of the capital commitment in another capital company,

-        The dividend decided to be distributed needs to be used in cash payments for credit and project financing contract liabilities which are due to 30.09.2020.



18 Nisan 2020 Cumartesi

Hazine ve Maliye Bakanlığı Yapısında Değişiklik



Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı yapısında değişiklikler yapıldı. Buna göre:

1. VDK Grup Başkanlıkları Daire Başkanlığına dönüştürüldü
2. Mükellef Hakları Kurulu oluşturuldu
3. Risk Analizi Genel Müdürlüğü kuruldu

Aşağıda değişiklikleri kısaca özetledim:

1. Vergi Denetim Kurulundaki 4 Grup Başkanlığı yapısı
·         Denetim,
·         Vergi Kaçakçılığı Denetim,
·         Vergi İadeleri Denetim,
·         Sektörel Denetim
Daire Başkanlıkları olarak değiştirildi.

Değişiklik öncesindeki 4 Grup Başkanlığı aşağıdaki gibiydi:
(A) Grup Başkanlığı: Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı,
(B) Grup Başkanlığı: Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı,
(C) Grup Başkanlığı: Organize Vergi Kaçakçılığı ile Mücadele Grup Başkanlığı,
(Ç) Grup Başkanlığı: Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı Kazançlar Grup Başkanlığı

Bu Daire Başkanlıklarının kurulacağı tarihe kadar, daha önce bu görevleri yürüten Grup Başkanlıkları faaliyetlerine devam edecek.

2. Bakanlık bünyesinde Mükellef Hakları Kurulu oluşturuldu. Kurul, mükellef haklarının korunmasına yönelik temel ilke ve kuralları belirleyip bunların benimsenmesi ve uygulanmasını sağlayacak ve mükellef hakları yönünden yapılan başvuruları değerlendirecek.

Kağıt üzerinde önemli bir kurum ancak Kurul’a yapılacak başvuruların kapsamı ve Kurul kararlarının hukuki niteliğinin, Kurul’un mükellefler açısından işlerliğini belirleyeceğini düşünüyorum. Kurulun üyelerinin seçimi, görevlendirilmesi ve görev süresi için Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik ile konuların netleşmesini bekleyeceğiz.

3. Risk Analizi Genel Müdürlüğü, vergi kayıp ve kaçağı ile kayıt dışı ekonomik faaliyetleri araştıracak, bu konuda ilgili kamu kurumlarıyla koordinasyonu sağlayacak, risk analizi ve değerlendirme çalışmalarını yürütecek, bu amaçla risk senaryoları hazırlayacak.

Kararname yayımlandığı 18 Nisan 2020 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi.

12 Mart 2020 Perşembe

Transfer Fiyatlandırması ve Yeni Dokümantasyon Yükümlülükleri


Ülkelerin kamu harcamalarının en önemli kaynağını vergiler oluşturmaktadır. Bu anlamda özellikle mükelleflerden vergi toplama aşamasında, vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele etmek hükümetler için zorlu bir süreci de beraberinde getirmektedir. Dünyada sınır ötesi sermaye hareketlerinin büyük ölçüde artması sonucunda, söz konusu vergi kayıpları ile yerel düzeyde mücadele etmek giderek daha zor hale geldiğinden; G20 ve OECD ülkeleri bu sorunla başa çıkabilmek adına "BEPS (Base Erosion and Profit Shifting) Eylem Planı"nı devreye almışlardır.

"Kar Aktarımı Yoluyla Matrah Aşındırması" konusu ile ilgili tartışmalar, 2000'li yıllardan itibaren, uluslararası kuruluşların gündemlerinde yer almaktadır. Bu çalışmalar kapsamında G-20 ülkelerinin çağrısı üzerine OECD tarafından hazırlanan "BEPS Eylem Planı" 19 Temmuz 2013 tarihinde yayımlanmış ve son olarak Kasım 2015'te Antalya'da yapılan G-20 zirvesine katılan tüm ülkeler tarafından onaylanmıştır. BEPS Eylem Planı çerçevesinde yerel vergi mevzuatları arasında var olan boşluklar sebebiyle vergilendirilmesi gereken bir kazancın çifte vergilendirilmesi veya dünyanın hiçbir yerinde vergilendirilmemesi durumunun ortadan kaldırılması, işlemlerin özü ile vergilendirme arasındaki ilişkinin dengelenmesi ve vergilendirmede şeffaflığın arttırılması amaçlanmaktadır.

BEPS girişimi ile OECD ve G-20 ülkeleri arasında ortak bir vergi dilinin oluşturulması hedefi aynı zamanda transfer fiyatlandırması dokümantasyonunda bir standardizasyon sağlanmasını ihtiyacını da konu etmiştir. 15 eylemden oluşan BEPS planında, 13. Eylem ile OECD ve G-20 ülkeleri için hedeflenen dokümantasyon birliğini sağlamak yönünde adımlar atılmıştır. 13. Eylem Planı;

  • Genel Rapor
  • Yıllık Transfer Fiyatlandırma Raporu
  • Ülke Bazlı Raporlama (CbCR)

olmak üzere üç kavram üzerine konumlanmıştır.

Türkiye gerek OECD üyesi olarak gerek G20 ülkeleri arasında yer alarak vergide şeffaflık, vergide karşılıklı yardımlaşma ve bilgi değişimi ve vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele konusundaki uluslararası çabaları hararetli bir şekilde desteklemiştir. Ancak iş uygulamaya gelince işi ağırdan almıştır.

Ülkemiz BEPS 13 ile ilgili değişiklikleri Ağustos 2016’da yaparak; dokümantasyon kapsamını, yurtdışındaki ilişkili kişilerin faaliyetlerine ilişkin bilgilerin dahil edilmesi zorunluluğu getirme; bilgilerin diğer ülkelerle karşılıklı değişimine ilişkin usullerle, transfer fiyatlandırması ile ilgili diğer hususları belirleme yetkisi” idareye verildi.

Ancak değişikliğe ilişkin ilk ikincil düzenleme “2151 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” ile yapılarak 25.02.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylece mükellefler dokümantasyon amaçlı; “genel rapor (masterfile)” ve “ülke bazlı rapor (country-by-county reporting)” hazırlayıp idareye sunacak.

Yapılan düzenlemeler aşağıdaki gibidir:

1. Çok uluslu işletmeler grubu kapsamında bulunan ve bir önceki hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan bilançodaki aktif büyüklüğü ve gelir tablosundaki net satışlar tutarının her ikisi de 500 Milyon TL ve üzerinde olan Türkiye mukimi kurumlar vergisi mükellefleri, 2019 yılı hesap döneminden başlamak üzere ve sonrasında başlayan hesap dönemleri için Mali İdare’ye sunmak üzere Genel Rapor hazırlamak zorundadırlar.

Çok uluslu işletmeler grubu, farklı ülkelerde mukim olan iki veya daha fazla işletmenin dahil olduğu grubu veya bir işletmenin başka bir ülkede işyeri veya daimi temsilcisi aracılığıyla faaliyette bulunmasından dolayı vergiye tabi olması nedeniyle oluşan grubu ifade etmektedir.

 2. Yıllık bazda transfer fiyatlandırması belgelendirme raporu hazırlanması yükümlülüğü aynı şekilde devam etmekte olup, söz konusu raporun, kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar (yıllık hesap dönemleri için izleyen yılın Nisan ayı sonuna kadar) hazırlanması gerekmektedir.
  • Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığına kayıtlı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi ve yurt dışı işlemleri,
  • Diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt dışı işlemleri,
  • Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi işlemleri,
  • Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt dışı şubeleri ve serbest bölgelerde bulunan ilişkili kişilerle yaptığı işlemleri,
kapsamında transfer fiyatlandırması raporunun hazırlaması gerekmektedir.

3. Bir önceki hesap döneminin konsolide finansal tablolarına göre toplam konsolide grup geliri, 750 milyon Avro ve üzerinde olan çok uluslu işletmeler grubunun Türkiye'de mukim nihai ana işletmesinin, raporlanan hesap döneminden sonraki on ikinci ayın sonuna kadar ülke bazlı raporu hazırlaması ve elektronik ortamda İdareye sunması gerekmektedir.

Konsolide finansal tabloların Avro dışında bir para biriminde düzenlenmesi halinde belirtilen haddin hesaplanmasında, raporlanan hesap döneminden bir önceki hesap dönemi için Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca (TCMB) belirlenen döviz alış kurlarının ortalaması dikkate alınacaktır.

Kapsama giren çok uluslu işletme grubu üyeleri, “nihai ana işletme” olarak veya “vekil işletme” olarak ülke bazlı raporlama yapabileceklerdir.

Nihai ana işletme, çok uluslu işletmeler grubunun, işletmenin mukim olduğu ülkede uygulanan muhasebe ve finansal raporlama standartları uyarınca, konsolide finansal tablolar hazırlaması gereken ya da hisseleri, mukim olduğu ülkede borsada işlem görse idi, konsolide finansal tablolar hazırlaması gerekecek olan hakim işletmesini ifade etmektedir. Vekil işletme, çok uluslu işletmeler grubu tarafından nihai ana işletmeye yegane vekil olarak tayin edilmiş ve ülke bazlı raporu çok uluslu işletmeler grubu adına sunacak olan işletmeyi ifade etmektedir.

Ülke bazlı raporlamada ayrıca Mali İdare’ye bildirim yapma yükümlülüğü de bulunmaktadır.
Söz konusu düzenleme ile çok uluslu Türk şirketlerine getirilen yeni belgelendirme düzenlemelerine aşağıda yer verilmiştir.

Genel Rapor çok uluslu işletmeler grubunun organizasyon yapısı, işletme faaliyetlerinin tanımı, sahip olunan gayrimaddi haklar, grup içi finansal işlemler ile finansal ve vergisel durumunu içerecek şekilde beş ana kategoriden oluşacaktır. Genel rapora ilişkin detaylar Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecektir.

Ülke bazlı raporda aşağıdaki bilgilere yer verilecektir:

Grubun faaliyet gösterdiği her bir ülke ile ilgili gelir, vergi öncesi kar/zarar, ödenen gelir/kurumlar vergisi, tahakkuk eden gelir/kurumlar vergisi, sermaye, geçmiş yıl karları, çalışan sayısı ile nakit ve nakit benzeri dışındaki maddi varlıklar, ilgili ülkede mukim her bir işletmenin adı/unvanı, işletmenin kurulduğu ülke mukim olduğu ülkeden farklı ise bu ülkenin adı ve her bir işletmenin ana faaliyetleri.


Ülke bazlı raporlamada ayrıca Mali İdare’ye bildirim yapma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Kapsama giren ÇUİ grubu üyeleri;

a)“nihai ana işletme” veya “vekil işletme” olup olmadıklarını,
b) Grup adına hangi işletmenin raporlama yapacağı ile
c) Hesap dönemi hakkındaki bilgiler

hakkında bildirim yapmak zorundadırlar.

Bildirim süreleri şöyledir:

Takvim yılını takip eden mükellefler için;



  • 2019 yılı Ülke Bazlı Raporlama için 31 Ağustos 2020’ye kadar,
  • Takip eden yıllar için her yılın Haziran ayı sonuna kadar,

Özel hesap dönemini takip eden mükellefler için; 



  • İlk ülke bazlı rapor ile ilgili olarak 31 Ağustos 2020,
  • Takip eden özel hesap dönemleri için bildirim süresi, Karar’da açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte, ilgili özel hesap döneminin altıncı ayı sonuna kadar olabileceği düşünülmektedir.

Mali İdare tarafından yukarıda bahsedilen yasal hadler hesap dönemleri itibariyle revize edilebilir, belirtilen süreler altı aya kadar uzatılabilir. Ayrıca, Mali İdare, nihai ana işletmesi Türkiye’de mukim olmayan ÇUİ Grupları için belli şartlarda tanımlanan raporlama yükümlülüklerini ertelemeye; ilk raporlamaya ilişkin dönemi 2020 hesap dönemi ve 1 Ocak 2020’den sonra başlayan özel hesap dönemi olarak belirlemeye de yetkilidir.


Hazırlanacak Dokümantasyonun Önemi ve Bilgi Değişimi

Raporların hazırlanması, bildirimlerinin eksiksiz ve süresinde gerçekleştirilmesi; transfer fiyatlandırmasıyla örtülü kazanç dağıtımı nedeniyle süresinde ödenmeyen ya da eksik ödenen vergilere uygulanacak vergi cezasının (kaçakçılık suçları hariç) indirimli (%50) uygulanmasını sağlıyor. Bu nedenle, risk yönetiminin bir parçası olarak bu düzenlemelere uyum için gerekli aksiyonlar alınmalıdır.

Bu yükümlülüklere uyum sadece “dokümantasyon” olarak görülmemeli, “çok uluslu şirketlerin” durumlarını gözden geçirme ve gerekli politika değişikliği için bir fırsat olarak görülmelidir. Bu raporlar, bir idarenin “çok uluslu şirketi” tanımada ve genel risk profilini belirlemeye ilişkin değerlendirmelerde rehber olabilecek bilgiler içermektedir.

BEPS 13 ile “çok uluslu bir gruptaki” her bir kuruluşun “kâr, ödenen vergiler, çalışanlar ve varlıklar” gibi kilit göstergelerinin vergi idareleri arasında otomatik değişimi öngörülmektedir. Bu değişimle idareler, risk değerlendirmesinde ilişkili işlemlerde genel risk değerlendirmesi yapma olanağına sahip olmaktadır.

İlk değişimler Haziran 2018 yılında yapılmış ve Ocak 2020 itibariyle idareler 2400’den fazla “ülke bazlı rapor değişimi” gerçekleştirmiştir. İdareler artık bir “çok uluslu şirketin”; faaliyetleri, nakit dışı varlık büyüklüklerini ve gelir akışları gibi genel bilgileri takip edebilecek duruma gelmiştir.

Ülkemizdeki düzenlemeleri gözden geçirdiğimizde, Türkiye ülke bazlı raporlama konusunda üstlendiği yükümlülükleri yerine getirme konusunda oldukça geç kalmıştır. Ülke bazlı raporlar ve bu raporların ilgili ülkelerle karşılıklı olarak değişimi sonucu Türkiye, bir yandan kendi mükelleflerini transfer fiyatlandırma yoluyla kazanç aktarımları bakımından daha etkin bir şekilde denetleyebilecek, diğer yandan bu yönde diğer ülke vergi idarelerine bilgi sağlayarak vergi kayıp kaçağı ile mücadelede uluslararası çabalara katkı sağlamış olacaktır.

1 Ocak 2020 Çarşamba

İhracat Bedellerinin Bankalara Satılma Zorunluluğu Kalktı

31.12.2019 tarihli Resmi Gazetede (5.Mükerrer) yayınlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile:
  •  Yurda getirilen ihracat bedellerinin bankalara satılma zorunluluğu kaldırılmıştır, bankalar yurda getirilen ihracat bedelleri için "İhracat Bedeli Kabul Belgesi" düzenleyeceklerdir.
  • İhracat bedellerinin takip edileceği bilgi sistemi Hazine ve Maliye Bakanlığınca uygulamaya alınacak ve bu kapsamda bankalarca “Döviz Alım Belgesi” kullanımına son verilerek yerine “İhracat Bedeli Kabul Belgesi” düzenlenecektir.
  • Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ihracat bedellerinin takibi için geliştirilen sistem uygulamaya alınıncaya kadar "İhracat Bedeli Kabul Belgesi" yerine “Döviz Alım Belgesi” kullanılabilecektir.
  • Halihazırda açık olan ihracat hesaplarının kapatılmasında da ihracatçı lehine olan hükümler uygulanacaktır.
  • İhracat Bedelleri Hakkında Tebliğin (2018-32/48) 18 ay olan uygulama süresi kaldırılarak uygulama süresiz hale getirilmiştir.


Tebliğ için:



24 Kasım 2019 Pazar

Digital Services Tax in Turkey



The Draft Digital Services Tax Bill has been presented, the main objective of which is to meet the challenges posed by the taxation of the digital economy. The Bill introduces a new tax named as Digital Services Tax (DIGITAL SERVICES TAX). The DIGITAL SERVICES TAX is set as an indirect tax, which is consistent with the international Tax Treaties and VAT, and it would be deductible from Income/Corporate Tax bases.
Taxable Events/ Digital Services Revenue
The DIGITAL SERVICES TAX will be imposed at a rate of 7,5% (The President is authorized to reduce the rate down to 1% or increase by twofolds for each type of digital services) on revenues generated from the following digital services that are performed in Turkey;  
        i.          All types of online advertising services (including advertising controlling and performance measurement services, services relating to the transmission and management of user data, technical services relating to the presentation of the advertisements),
      ii.          The sale of audio, video or  any digital content in the digital environment; or any services performed in the digital environment  that enable such content to be listened, watched, played in the digital environment; recorded or used  in the electronical devices,
    iii.          The provision and management services of the digital environments that allow the users to interact with each other (including the services that are performed to allow or facilitate the sales of goods or services among the users),
     iv.          The intermediary services performed in the digital environment in relation to the aforementioned services.
Such digital services will be deemed to be performed in Turkey if any of the following conditions are met; 
        i.          The services are performed in Turkey,
      ii.          The services are benefited from in Turkey,
    iii.          The services are perfomed aiming at the persons in Turkey,
     iv.          The services are accounted for in Turkey (If the payments in return for the services are made in Turkey or if the payments in return for the services are made outside Turkey but recorded or deducted in the Turkish books, such services will be deemed to be accounted for in Turkey. Online advertising services that are performed aiming at persons located outside Turkey are excluded.)
The taxable revenue will include the total gross revenues whereby no deductions of expenses, costs or taxes will be allowed. Such revenue to be derived from the aforementioned digital services performed in Turkey will be subject to DIGITAL SERVICES TAX regardless of how the revenue is named such as sales price, service price, transaction value, subscription fee, commission fee etc and regardless of whether or not such fees are collected.  The DIGITAL SERVICES TAX will not be indicated separately on the invoices or similar documents.
Taxpayer
The taxpayers of the DIGITAL SERVICES TAX are those who are performing the digital services regardless of whether or not they are tax residents in Turkey or whether or not such services are performed through their Turkish Permanent Establishments (PEs) in case the service provider is a non-resident.
Additionally, it is stated that in case the service provider is a non-resident, the Ministry of Treasury and Finance (the Ministry) may hold those, who are parties to such transactions or those who act as an intermediary of such transactions or payments, liable of payment of the taxes.
Threshold Conditions
Under the Draft, only those with annual worldwide revenue of €750 million or more (TRY equivalent is considered)  during the previous fiscal year and with a total amount of taxable revenues from the digital services obtained in Turkey exceeding TRY20 million will be subject to DIGITAL SERVICES TAX. (The President is authorized to reduce the thresholds down to 0 or increase by three folds for each digital service type either separately or collectively)  on In the case of entities belonging to a group, the thresholds above shall be established by reference to the group.
If both of the thresholds are exceeded in the relevant fiscal year, the exemption will cease to exist and DIGITAL SERVICES TAX will start to apply starting from the fourth taxation period following the taxation period in which the thresholds are exceeded. In the determination of whether or not the thresholds are exceeded, the quarter-end digital service revenues shall be considered on a cumulative basis.  On the other hand, DIGITAL SERVICES TAX liability will start again beginning from the subsequent fiscal year, if either of the two thresholds is not met in two consecutive fiscal years.
Compliance and Other Obligations
The taxpayers are required to meet all the notification and documentation requirements within the due dates following the announcements of the Ministry. Unless such requirements are duly fulfilled, the service provider will not benefit from the said exemption.
The DIGITAL SERVICES TAX will be declared on a monthly basis. The Ministry is authorized to determine the taxation period on quarterly basis depending on the type and volume of the digital services. The DIGITAL SERVICES TAX tax returns will be declared and paid until the end of the following month.
In case tax filing and payment obligations are not fulfilled within the due dates, the Ministry will notify the digital services providers or  their legal representatives in Turkey to fulfill their obligations and this status will also be announced on the official website of Directorate of Revenue Administration. If the obligations are not fulfilled within 30 days starting from the date of the announcement, the Ministry is authorized to decline the access to such services of digital services providers until the date their obligations are duly fulfilled. Accordingly, the Ministry will inform the Information  and Communication Technologies Authority (ICTA), followed by the notification by ICTA to be made to the relevant digital service providers. The access will be declined within 24 hours starting from the notification by ICTA.

12 Kasım 2019 Salı

Sözleşmelerin Uzatılmasının Damga Vergisi Karşısındaki Durumu

Sözleşmeler, tarafların iradesine bağlı olarak herhangi bir süre ile bağlı olmaksızın ya da belirli bir süre geçerli olacak şekilde imzalanabilmektedir. Sözleşmenin belirli bir süre tayin edilmek suretiyle imzalanması durumunda sözleşmede yer alan sürenin geçmesi, dolması ya da bitmesiyle birlikte sözleşme artık hüküm ifade etmez bir duruma gelmektedir. Sözleşmenin uzatılması ise sözleşmeye konulacak bir maddeye istinaden,

- Taraflardan birinin diğerine sözleşmenin uzatılmasına yönelik aksi bir ihbarda bulunmamasına binaen sözleşmenin kendiliğinden uzaması,

- Taraflardan birinin diğerine sözleşmenin uzatılmasına yönelik bir ihbarda bulunması,

şeklinde gerçekleştirilebileceği gibi, aynı hükümleri içeren yeni bir sözleşmenin imzalanması suretiyle de gerçekleştirilebilmektedir.

Sözleşmenin, Sözleşmede Yer Alan Madde Uyarınca Kendiliğinden Uzatılması Durumunda Damga Vergisi


Taraflarca imzalanan sözleşmede, sözleşmenin sona ermesinden belirli bir süre önce taraflardan birinin aksi bir ihbarda bulunmadığı sürece sözleşmenin uzatılacağına ilişkin bir hüküm mevcut olduğunda ve taraflarca herhangi bir ihbarda da bulunulmadığında sözleşme uzatılmış olmaktadır. Bu durumda damga vergisinin hesaplanıp hesaplanmayacağı özellikli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim sözleşme, aynı hüküm ve şartlarla varlığını sürdürmekte olup sözleşmenin yürürlükte olduğu süre uzamaktadır. Damga Vergisi Kanunu (DVK)'nun 1'inci maddesi kapsamında damga vergisinin doğması için, öncelikle kanunda belirlenmiş bir kağıt veya elektronik ortamda düzenlenmiş bir belge ya da veri olması, bu kağıt, belge ya da verinin imzalanmış olması ya da imza yerine geçecek bir işaret konmuş olması gerekmekte olup DVK'nın 2'nci maddesi uyarınca da kağıtların hükümlerinin uzatılması durumunda ise sadece bu kağıtların uzatılmasına ilişkin mektup ve şerhlerin damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Dolayısıyla tarafların sözleşmeye koyacağı süre uzatımını içeren bir maddeye istinaden birbirlerine ihbarda bulunmayarak pasif kalmak suretiyle sözleşmeyi uzattıklarında esas itibariyle damga vergisinin doğmaması gerekmektedir. Zira bu şekilde yapılacak sözleşme uzatımında DVK'nın aradığı türden imzalanmış ya da imza yerine geçecek bir işaret konmuş kağıt, belge ya da veri ya da mektup veya şerh bulunmamaktadır.

Dolayısıyla tarafların birbirlerine herhangi bir ihbarda bulunmayarak sözleşmede yer alan bir madde kapsamında sözleşmenin kendiliğinden uzatılması durumunda damga vergisinin doğmaması gerekmektedir.

Sözleşmenin, Taraflardan Biri Tarafından Yapılan İhbar Üzerine Uzatılması Durumunda Damga Vergisi

Taraflarca imzalanan sözleşmede, sözleşmenin sona ermesinden belirli bir süre önce taraflardan birinin ihbarda bulunması suretiyle sözleşmenin yenileneceğine ilişkin bir hüküm mevcut olduğunda ve taraflardan birinin diğer tarafa ihbarda bulunduğu durumda sözleşme uzatılmış olmaktadır. Bu noktada yapılacak ihbar esas itibariyle DVK'nın 2'nci maddesi kapsamında mektup yoluyla yapılabilmektedir. DVK'nın 2'nci maddesinde mektuptan bahsedilmekle birlikte yasal tanımı yapılmamıştır. Mektup bir irade açıklamasını içeren ve karşı tarafa iletilen bir bildirimdir. Bunun yanında şerhler de DVK'nın 2'nci maddesi kapsamında eğer bir anlatım veya yorumlama, bir şeyi açıklamak amacıyla bir kağıda yazılmış ifade olarak tanımlanabilmekte olup; yazılı olan bir kağıdın herhangi bir yerine, boşluğuna önceden düzenlenmiş bulunan kağıdın altına veya arkasına bir boşluğa konulabilmektedir. Dolayısıyla mektup ve şerhin kağıdın hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin olması halinde kağıdın damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Aynı Hükümleri İçeren Yeni Bir Sözleşmenin İmzalanması Durumunda Damga Vergisi

Taraflarca daha önce imzalanan sözleşmenin süresinin sona ermesi ve aynı hükümleri içeren yeni bir sözleşmenin yapılmak istenmesi durumunda, DVK'nın 1. maddesi kapsamında kanunda belirlenmiş bir kağıt veya elektronik ortamda düzenlenmiş bir belge ya da veri mevcut olmakta ve bu kağıt, belge ya da veri imzalanmış ya da imza yerine geçecek bir işaret konulmuş olmasından hareketle damga vergisi doğmaktadır.

Sonuç

Tarafların birbirlerine herhangi bir ihbarda bulunmayarak sözleşmede yer alan bir madde kapsamında sözleşmenin kendiliğinden uzatılması durumunda damga vergisi doğmamaktadır. Ancak sözleşmenin sona ermesinden belirli bir süre önce taraflardan birinin ihbarda bulunması suretiyle sözleşmenin yenileneceğine ilişkin bir hüküm mevcut olduğunda ve taraflardan birinin diğer tarafa ihbarda bulunduğu durumda sözleşme uzatılmış olmakta ve DVK uyarınca damga vergisi doğmaktadır. Bunun yanı sıra daha önce imzalanan sözleşmenin süresinin sona ermesi ve aynı hükümleri içeren yeni bir sözleşmenin yapılmak istenmesi durumunda da DVK uyarınca damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.



Not: Bu içeriğin hazırlanmasında Lebib Yalkın dergisinin 2019 yılı Kasım sayısındaki Tugay Manav'ın makalesinden faydalanılmıştır.

17 Eylül 2019 Salı

Nasıl SMMM Oldum?

9 yıl önce, 2010 yılında, SMMM ruhsatını almaya hak kazandığımı öğrendiğimde, bu başlıkla bir içerik hazırlamıştım. Bu yazıyı yazmadan önce baktığımda, o içeriğin görüntülenme sayısı 128binden fazlaydı. Kabaca bir hesapla yılda 14binden, ayda 1200’den ve günde 40’dan fazla kez okunuyordu. Açıkçası bu istatistikler hazırladığım diğer içeriklerin standartlarının çok üstünde. Mali müşavirlik mesleği ile ilgili pek çok kişinin hedefi ve hayali olduğunu biliyorum, bu istatistikler de onun bir göstergesi. Bununla beraber, nasıl SMMM olduğumu anlattığım hikayem sonrasında yüzlerce mail aldım, soru soran arkadaşlarımın onlarcasıyla sosyal medyadan arkadaşlığımı ve iletişimimi sürdürdüm. Şimdi de bir video içeriğiyle daha fazla insanın hayatına dokunmak istiyorum. Bu video ile öncelikle iki amacım var:
  • Bunlardan ilki, SMMM ruhsatı almayı düşünen, bu mesleği yapmayı hayal eden, bir yerden başlamak ya da ortaya koyduğu emeklerin sonucunda meyvesini almak isteyen kişilere ilham vermek, onları bu yolculuklarında motive etmek
  • İkincisi ise, bu yoldan, bu süreçten daha önce geçmiş biri olarak öğrendiklerimden, tecrübe ettiklerimden faydalanmanızı sağlamak (başkalarının öğrendikleri ile kolay kazanımlar elde etmeniz)



Bu videoyu üç bölüm olarak düşünebiliriz:

  • Birinci bölüm: SMMM Staj Başlatma Sınavına Hazırlık
  • İkinci bölüm: SMMM Yeterlilik Sınavına Hazırlık
  • Üçüncü bölüm: SMMM Olduktan Sonra Kariyer

Bu üç bölümle devam etmeden önce, kısaca kendimden bahsedecek olursam, 2005 yılında Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdikten sonra 2007 yılında Sabancı Üniversite’nde Finans alanında İşletme Yüksek Lisansımı tamamladım ve aynı yıl PricewaterhouseCoopers’ta (PwC) vergi departmanında asistan olarak çalışmaya başladım. 2010 yılında ülkemizde Opel Türkiye olarak bilinen General Motors’a transfer oldum ve 2013 yılında ayrılırken İç Denetim Koordinatörüydüm. 2013 yılında Philsa Philip Morris’e transfer oldum ve halen Kıdemli Vergi Analisti olarak bu şirkette görev yapmaktayım. Video başlığından da tahmin edeceğiniz üzere, SMMM’yim ve aynı zamanda KGK sınavlarında başarılı olarak Bağımsız Denetçi ünvanını aldım.

SMMM Staj Başlatma Sınavına Hazırlık

Yüksek lisansını yapmış, iş arama derdi çekmeden hemen iş bulmuş, hem de memleketi İzmir’de çalışacak biri olarak kendimi şanslı hissetsem de ciddi bir sorunum vardı: Askerliğimi yapmamıştım ve yüksek lisans sonrasından sadece 1 sene tecil hakkım vardı. 2007 Haziran’da mezun olduğuma göre, 2008 Haziran’da tecilim bitecekti ve iş yerinden ayrılıp askere gitmem gerekecekti. Bir asker çocuğu olarak, askerden kaçmak asla bir alternatif değildi ancak askerliği yasal ve etik bir yöntemle ertelemem gerekiyordu. Bu da o gün için SMMM staj başlatma sınavında başarılı olmam şartıyla mümkündü. İşte ben bu motivasyonla staj başlatma sınavına hazırlanmaya başladım ancak şu da bir gerçek ki bu sınavın konuları hakkında sağlam bir bilgi birikimim yoktu. Kısa zamanda sınava hazırlanmam gerekiyordu. Benim gibi üniversiteyi bitirip 2007 Eylül’de işe başlayan tüm asistanlar 2008 Mart sınavına kaydolduk. Bu sınavı geçersem askerliğimi tecil ettirip staj süresince sorunsuz bir şekilde PwC’de çalışmaya devam edebilirdim. Özetle yolun sonunda bir ayrım vardı; bunlardan bir tanesi asker ocağına gidiyordu, diğeri ise denetim müşterilerine…

Staj başlatma sınavına hazırlık süreci adeta bir deney gibiydi. Önce ofisteki iki kalın ciltlik Murat Yayınlarının konu anlatımlı kitapları ile başladım. Her gün işten geldikten sonra ve hafta sonları vakit buldukça konu çalışıp soru çözüyordum ancak bu yöntemin çok ağır ilerlediğini fark ettim. Bunun üzerine internetten ders notları indirdim ve konulardaki eksiğimi bu şekilde gidermeyi tercih ettim. Sonra geçmiş yıl sorularını çözmeye başladım ancak pek çok konunun oturmadığını gördüm. Evde iyi sonuç almıyorken sınavda iyi sonuç beklemek hayaldi ve Mart hızla yaklaşıyordu. Sınava tam 4 hafta kala Tesmer’in staj başlatma sınavına hazırlık CD’sini duydum. O günkü net maaşımın %10’undan fazla bir bedeli vardı ama sınavı geçmekten başka çarem olmadığı için CD’yi alıp içindeki soruları çözmeye başladım. Deneme testlerindeki soruların çıkan sorulara yakınlığı sayesinde sınavın mantığını kafamda oturttum ve en azından evde sınavı geçebilecek kadar doğru çıkartmaya başladım.

Staj başlatma sınavına girdiğim dönemde 100 alan ve 20 genel kültür olmak üzere toplam 120 çoktan seçmeli soru soruluyordu ve geçiş notu 60’dı. Sınavda çan eğrisi olduğu için geçmek için 80 üstünde doğru yapmak gerekiyordu. Bugün sınavda 100 alan ve 30 genel kültür soruluyor, başarı notu yine 60 ve çan eğrisi sistemi de devam ediyor. Sınavlara yaklaşık 20 bin kişi giriyor ve ortalama %12’si başarılı oluyor.

Ankara ve İstanbul’da yapılan staj başlatma sınavına hem yakın bir dostumun Ankara’da yaşaması hem de ofisteki iş arkadaşlarımın da sınava Ankara’da girecek olması sebebiyle Ankara’yı tercih ettim. Son gün bile tekrar yaparak ciddi anlamda stresli girdiğim sınavdan çıktığımda kazanıp kazanmadığım konusunda pek bir fikrim yoktu ancak vicdanım rahattı; kısa zamanda üzerime düşeni yapmıştım, gerisi takdir-i ilahiydi.

2 haftalık sürecin sonunda Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Tesmer’in sitesinde sonuç açıklandı, ekranda “başarılı” yazısını gördüğümdeki mutluluk ve rahatlama tarif edilmezdi.

Peki sizlere staja başlama sınavı ile ilgili ne öneririm?

  • Eğer konu eksiğiniz varsa mutlaka önce eksiğinizi kapatın
  • Tüm derslerde başarılı olmak zorunda değilsiniz, başarıya yakın olduğunuz dersleri belirleyip onlarda yüksek doğru sayısını hedefleyin
  • Geçmiş soruları mutlaka tekrar tekrar çözün, bu sayede sınavda geçmiş yıllardan çıkan soruları doğru yapacağınız gibi, sınav formatına da alışkanlık sağlarsınız
  • Sınavla ilgili pek çok yazılı ve görsel kaynağa ücretsiz bir şekilde internetten erişebilirsiniz. Eğer ciddi bir disiplin sorununuz yoksa, bu sınava kendiniz kapanıp çalışın, dershanelere gitmek size vakit ve para kaybettirir

SMMM Yeterlilik Sınavına Hazırlık

Stajımı başlattığım dönem staj süresi iki yıldı ve yüksek lisansı olanlar için bu süre bir yıla iniyordu. Bugün staj süresi üç yıl ve yüksek lisans bu süreyi bir yıl kısaltıyor. Bir yıllık staj sürem sonunda Ağustos 2009’da askere gidecektim. Askerden hemen bir ay önce, Temmuz 2009’daki yeterlilik sınavına girecektim. Yeterliliğin zor olduğunu çevremdeki arkadaşlarımın ders seçerek birkaç sınav döneminde bu sınavları verdiğini gözlemlediğim için ilk sınavdakinin aksine tek kurşunla bu işi çözmek için stres yapmadım. Askere gitmeden önce geçebildiklerimi geçerim, sonra da kalanları veririm diye düşündüm. Ne de olsa ilk sınav hakkım olduğu için 7 dersin hepsine girecektim. Şimdilerde sınavda 8 dersten başarılı olmak gerekiyor, Sermaye Piyasası mevzuatı sonradan eklendi. Her yıl 3 kez düzenlenen bu sınavları 3 yıl içinde geçenler ruhsatı almaya hak kazanıyor.

Gelelim bu süreçte izlediğim yola… Yeterlilik sınavı için stratejim ezber gerektiğini düşündüğüm Hukuk’a hiç çalışmadan muhasebe, finansal tablolar analizi gibi analitik yönümü kullanabileceğim ve denetim ve meslek hukuku gibi günlük iş hayatında karşılaştığım konulara çalışmak yönünde oldu. Yine internetten ders notları indirdim ve çıkmış soruların cevaplarını altını çize çize okudum. Denetim sektöründe olmanın avantajıyla pek çok konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmasam da fikir sahibi olmam bu sınavda başarılı olmamın temel sebebi oldu. Başarıyı getiren bir başka faktör ise girdiğim sınavlarda her soruya ciddi bir şekilde cevap vermemdi. Tabi bir de psikolojik etkenler vardı, bu sınavlara girerken stres seviyem çok düşüktü çünkü daha PwC’deki ikinci senemdeydim ve SMMM olmam için üzerimde bir baskı yoktu.

Sınav sonucumu Urfa’da askerlik yaptığım dönemde, yemin töreni sonrası çarşı izninde bir internet kafede öğrendim, sadece Maliyet Muhasebesi’nden geçer not almamıştım ve bu dersin sınavından alacağım elli puan ve üzerinde herhangi bir not beni SMMM yapmaya yetecekti. Askerlik sonrası yine PwC’de işe başladım ve bir ay sonrada Maliyet Muhasebesinden sınava girdim. Bu kez sınav öncesi bir maliyet muhasebesi kitabı (yazarı Yurdakul Çaldağ) aldım, işimi garantiye alıp kitaptan da çalıştım. Sınava girdiğimde daha ikinci soruyu cevaplarken sınavda başarılı olduğumu hissetmiştim. Çok abartmadan soruları cevapladım. Yaklaşık 50 günlük bekleyişin ardından Maliyet Muhasebesi dersinden de başarılı olduğumu öğrendim ve ruhsatı almaya hak kazandım.

Peki yeterlilik sınavına hazırlıkla ilgili size ne öneririm?

  • Önce kendinizi güçlü hissettiğiniz dersleri belirleyip o dersleri geçmeyi hedefleyin
  • İlk sınavda mutlaka tüm derslerin sınavlarına girip soruları ciddiyetle cevaplamaya çalışın, en kötü ihtimalle sınav stresini yenmiş olursunuz
  • Mevzuattaki güncel gelişmeleri takip edin, bu gelişmelere ilişkin sorular sıklıkla çıkar

SMMM Olduktan Sonra Kariyer

Bağımlı çalışan bir mali müşavir de olsanız, kendi ofisinizde de mesleği icra etseniz değişmeyen bir gerçek var ki kendinizi sürekli güncel tutmanız ve mevzuattaki değişiklikleri yakından takip etmeniz gerekiyor. Şu an ülkemizdeki sistem, ruhsatı aldıktan sonra herhangi bir yenileme eğitimi gerektirmiyor. Ancak bu ruhsatı aldıktan sonra işin bittiğini düşünürseniz yanılırsınız. Belki kimse sizden ruhsatınızı geri almaz ama siz kendinizi oyunun dışında hissedersiniz. Bilginiz, yetkinliğiniz yetmediği zaman da yaptığınız meslekten keyif almazsınız. Bu sebeple size önerim, bu mesleği yapmayı planlıyorsanız, okumayı, araştırmayı ve yorumlamayı da sevdiğinizden emin olun. Sabah kalktığınızda resmi gazeteyi kontrol etmeyi, mevzuattaki gelişmelerle ilgili farklı üstadların ve danışmanlık firmalarının görüşlerini takip etmeyi, özelge ve danıştay kararı okumayı rutininiz haline getirin. Seminerlere ve eğitimlere katılın, dünyadaki önemli vergisel politikaları inceleyin, kısacası SMMM olmak sizin için yolun sonu değil yolculuğun adı olsun. İşte bunu yaparsanız bu meslekten keyif alırsınız ve başarınızın da belirleyicisi bu yaklaşımınız olur.

Bana sıklıkla gelen sorular, yaşım geçti mi, iyi ücret elde edebilir miyim, bu meslek ile X meslek arasında kaldım hangisini tercih edeyim şeklinde oluyor. Bu soruların herkes için geçerli tek bir cevabı yok. Bu sorunun cevabı şu ana kadar anlattığım yolculuğu tecrübe etmek isteyenler için olumlu, yani bu meslek için ne bir üst yaş limiti var, ne geçim sıkıntısı yaşatacak bir maaş problemi ne de bir başka meslekten eksik kalan yanı var. Yeter ki siz bu işi sevdiğinizden, yapmak istediğinizden emin olun. Siz hakkını verirseniz zaten meslek sizi farklılaştırarak ödüllendirecektir.

Özetleyecek Olursam

2013 yılında, şu an çalışmakta olduğum Philip Morris’teki “Genel Muhasebe ve Vergi Analisti” pozisyonu için mülakat yaparken bana sorulan sorulardan biri “Şu ana kadar hayattaki en büyük başarın nedir?” olmuştu. Bir sınavı geçmenin bir başarı olmadığını, önemli olan o sınavı geçmek için öğrendiklerimizden hayatta nasıl faydalandığımız olduğunu söyleyip, buna rağmen SMMM staj başlatma sınavında elde ettiğim başarımın benim hayatımda bir dönüm noktası olması sebebiyle ayrı bir yeri olduğunu, bu sebeple o gün için en büyük başarım olduğunu söylemiştim. Sizlerle de hikayemi paylaştığım üzere, o sınav bir yolculuğun atılan ilk adımıydı. Asıl başarı o ilk adımın sonrasında da layıkıyla bu yolculuğu sürdürebilecek adımlar atmak, kendini güncel tutmak, gelişmek, yorumlamak ve bağımlı ya da serbest olarak çalışırken çevrene, ülkene faydalı olmaktan geçiyor. Aksi takdirde alacağınız ruhsat en fazla duvarda bir tabloya rakip olabilir.